Her ne kadar hiç karşılaşmak istemediğimiz bir durum olsa da, hayatımız boyunca sevdiğimiz insanları kaybederiz. Kontrolümüz dışında gerçekleşen kayıplar sonrasında yas tutmak normal ve olağan bir durum olarak kabul edilir. Anılar ve deneyimler, bazen kaybedilen kişiyi unutmayı imkansız kılabilir. Bu dönemde kayıp yaşayan insanlarda fiziksel, duygusal, düşünsel ve davranışsal tepkiler ya da değişiklikler ortaya çıkabilir. Peki kişiden kişiye değişiklik gösterebilen ve doğal bir süreç olarak kabul edilen yas süreci ne kadar sürer ve nasıl atlatılır?
Acıya neden olan şey sevdiğimiz kişiyi kaybetmek değil, onun geri dönüşü olmayan bir şekilde kaybolduğunu bilsek bile onu her zamankinden daha güçlü bir şekilde sevmeye devam etmemizdir.
Juan-David Nasio
Yas Sürecinin Aşamaları: Yası Anlamak
Yas sürecinde herkesin vereceği tepkiler farklı olsa da, ortak olarak geçirilen bazı aşamalar bulunabilir. Bu aşamaları şok ve hissizlik, inkar, öfkelenme/kızma, pazarlık aşaması, depresyon ve kabullenme olarak sıralamak mümkün. Şok ve inkar genellikle bir arada değerlendirilebilen konulardır. Nitekim ani ölüm karşısında tepkiler şunlardır:
Şok ve İnkar
Sevilen kişinin kaybından sonraki ilk aşama, olanları kabullenmekte zorlanma ve inkar etmektir. Bu süreçte sevilen kişinin bir yolculuğa çıktığına ve bir gün geri döneceğine inanılır. Bu da kişilerin kendilerini yaşanan bu büyük yıkımdan koruma mekanizmasıdır. Kişilerin kayıp sonrası, bazı alışkanlıkları sanki o kişi ölmemişçesine devam ettirmesi mümkündür. Örneğin her sabah kahvaltıyı sanki o kişi de varmışçasına hazırlamak gibi. Bu dönemde kaybın nedenlerine dair bir sorgulamaya girilebilir. Fakat zaman içerisinde kaybedilen kişinin bir daha geri gelmeyeceğine dair kabulleniş güçlenir ve inkar azalmaya başlar.
Kızgınlık/Öfke
Kayıp sonrası kızgınlık ya da öfke farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Buradaki öfke ve kızgınlık genellikle kişinin kendisine iyi bakmaması ya da sizin ona iyi bakmamanız ile ilgili olabilir. Ayrıca bu ölümü engellemek için bir şey yapamamış olmak ya da kendinizi terk edilmiş hissetmek de öfke yaratabilir. Öfke dönemi, iyileşme süreci için en önemli dönemlerden biri olarak kabul edilir. Çünkü öfkenin arkasında biriken ve öfke tarafından perdelenen duygular, ancak bu dönemin yaşanmasından sonra ortaya çıkar. Bir uyum sağlama çabası olarak da nitelenebilecek olan öfke ya da kızgınlık sürecine yalnızlık hissi de eşlik edebilir.
Pazarlık
Pazarlık aşaması, aynı zamanda bir suçluluk duygusunu da kapsar. Bu süreçte kişinin “keşke” ile başlayan düşüncelere dalması ya da kendisinde kusur araması söz konusudur. Bu sürecin sonunda sevdiğiniz kişinin kaybedildiğini kabul eder ve hayatta kalan yakınlarınız ya da sevdiklerinizin güvenliği konusunda bir pazarlığa girişebilirsiniz.
Depresyon ve Çaresizlik
Kişi, artık ölen kişinin kesin olarak kaybedildiğini ve bir daha onu geri getiremeyeceği için büyük bir çaresizliğin içine düşer. Bu çaresizlik hissi sosyal hayata ve iş hayatına uyum sağlayamama gibi problemleri de beraberinde getirir. Bu aslında bir depresyon hali olarak da tanımlanabilir ve yas sürecinde depresif hissetmekten daha doğal bir şey yoktur. Bu süreçte kendinize dönerek yas sürecini hoş karşılamayı öğrenebilirseniz, kendiniz için iyileşme sürecini de başlatmış olursunuz.
Kabulleniş
Hayatın yeniden düzenlemeye başladığı bu dönemde kişiler artık sevdikleri kişiyi kaybettiklerini tamamen kabul eder. Yas nedeniyle verilen tepkiler azalmaya başlar ve kayıp öncesi sürdürülen hayata yeniden adaptasyon güçlenir. Yani aslında bu süreçte sevdiğiniz kişi olmadan yaşamaya devam etmeyi öğrenir ve yeni hayatınızı da buna göre inşa edersiniz.
Herkes için vefat eden kişiyi unutamamak son derece normal bir durumdur. Bu acının anlık olarak geçmesini beklemek doğru olmamakla birlikte acının zamanla hafifleyeceğini bekleyebilirsiniz. Bu süreçte terapi almak, acıyı konuşmak ve acıyı anlamaya çalışmak bu süreci çok daha kolay bir şekilde atlatmanıza yardımcı olabilir.
Vefat Eden Kişiyi Unutamamak
Yas süreci tamamen doğal bir süreçtir ve yaşam dengelerinin bozulması da normal kabul edilir. Yemek yiyememe, uyku problemleri, iş hayatına ve sosyal hayata uyum sağlayamama, konsantrasyon eksikliği ve benzeri pek çok sorun bu dönemde yaşanabilir. Yas döneminde vefat eden kişiyi unutamamanın yanı sıra yoğun acı ve duygu değişimleri hissetmek, kendinizi suçlamak, öfkelenmek, ümitsizliğe kapılmak ya da geleceğe dair korku hissetmek de normal karşılanmalıdır.
Yas sürecinde verilecek olan tepkiler kişiden kişiye farklılık gösterebileceğinden, bu süreçte profesyonel destek almak kişilerin yas sürecini anlamlı bir şekilde atlatmasını sağlar. Nitekim hem psikolojik destek sürecinin hem de gerekli görüldüğü durumlarda ilaç tedavisinin ancak alanında uzman ve deneyimli psikologlar tarafından planlanması gerekir. Peki yas süreci nasıl atlatılır ve yas sürecinde kişinin verebileceği tepkiler nelerdir?
Yakını Ölen Kişinin Psikolojisi
Yaşanan kayıplara karşı herkes farklı tepkiler verebilir. Bu tepkileri duygusal, fiziksel, düşünsel ve davranışsal olmak üzere 4 farklı başlıkta toplayabiliriz:
Duygusal Tepkiler
Şok ve inanmama gibi tepkiler, kayıp sonrası karşılaşılan ilk duygusal tepkilerdir. Nitekim kaybın bir anda kabul edilmesi mümkün değildir ve bu acı zaman içinde sindirilir. Bu dönemde kayıp ile araya mesafe koyma ya da ölümü inkar etme gibi tepkiler de olabilir. Duygusal küntlük, hissizleşme, öfke patlamaları, pişmanlık, suçluluk, üzüntü ve yeniden bir araya gelme arzusu yaşanabilecek diğer duygusal tepkilerdir.
Fiziksel Tepkiler
Yaşanan kaybın insan bedeni üzerinde bazı fiziksel yansımaları olabilir. En yaygın görülen fiziksel tepkiler mide bulantısı, baş dönmesi, göğsün daralması ya da nefes almakta zorlanma, kalp çarpıntısı, iştahta azalma ve kas gerginliğidir.
Düşünsel Tepkiler
Kişilerin ölümü önlemek için yeterince şey yapıp yapmadığını sorgulaması ve takıntılı düşünceler edinmesi düşünsel tepkiler olarak kabul edilir. Ayrıca ölen kişi ile ilgili rüyalar görmek de bu sürecin bir parçası olarak değerlendirilmelidir.
Davranışsal Tepkiler
Yas sürecinde ölen kişiyi hatırlatan şeylerden uzak durmak ya da sürekli olarak o kişi ile birlikte olmayı istemek gibi davranışsal tepkiler açığa çıkabilir. Örneğin kişilerin ölen kişilerin hatırlatan ortamlardan uzaklaşması, fotoğraf ve eşyaları yok etmeye çalışması ya da sürekli ondan bahsederek onu hatırlatan ortamlara girmeye çalışması normal kabul edilir. Ayrıca ağlama isteği ve sosyal hayattan uzaklaşma da sık karşılaşılan davranışsal tepkilerdir.
Tüm bunlara ek olarak yakını ölen kişinin psikolojisi son derece hassastır. Bu süreçte kişilerin hem kendisine iyi bakması hem de çevresi tarafından yas sürecini yaşamasına müsaade edilmesi, iyileşme için son derece önemlidir.
Yas Sürecinde Yapılması Gerekenler
Herkes için yas süreci farklı şekilde seyredebilir. Fakat bu süreçte atacağınız bazı adımlar iyileşme sürecini sizin için kolaylaştırabilir. Bir yakınını kaybetmiş insanlar için yas sürecinde yapılması gerekenler şunlardır:
- Hissettiğiniz duyguları bastırmayın ve her birini deneyimlemeye izin verin.
- Kendinize ve ailenize iyi bakın. Hem kendinizin hem de ailenizin iyi yemekler yediğinden, yeterince uyuduklarından, düzenli egzersiz yaptıklarından ve fiziksel ya da ruhsal olarak sağlıklı olduklarından emin olun.
- Kaybettiğiniz kişi ile bağınızı sürdürebilir, onu fiziksel olarak kaybetmiş olsanız bile zihninizde yaşatmaya devam edebilirsiniz.
- Kaybettiğiniz kişiye dair anılarınızı sevdiğiniz diğer insanlarla paylaşın.
- Sizinle benzer deneyimleri yaşamış kişilerle bir araya gelebilir, acılarınızı paylaşabilirsiniz.
- Eğer kendinizi suçluyorsanız, bir insan olduğunuzu ve bazı şeylerin sizin kontrolünüz dışında gerçekleşebileceğini kendinize hatırlatın.
- Yas sürecinde yaşananlar ve iyileşme süreci herkes için farklıdır. Bu yüzden kendinize zaman verin.
En önemlisi de, yas sürecinin yaşanması gereken bir süreç olduğunu, ölen birini özlemek kadar normal bir şey olmadığını kendinize hatırlatmayı unutmayın!
Ölen Birini Özlemek
Ölen birinin arkasından yaşanan özlem duygusunun tamamen yok olması mümkün olmayabilir. Fakat yas deneyimi sonlanabilir. Zaman içerisinde ölen kişi ile meşguliyet azalabilir ve kişi hayatına yeniden devam edebilir. Ölen kişinin ardından yaşanan deneyim ortak olsa da, herkesin yas tutma biçimi birbirinden farklı olabilir. Ayrıca ölen birinin ardından ağlamıyor olmak, kişinin yas tutmadığını göstermez. Yani ağlamak, yas tutma süreci için bir gereklilik değildir. Eğer yaşadığınız acıyı görmezden gelir ve yas sürecini ertelerseniz, bu süreç ilerleyen dönemde karşınıza tekrar çıkabilir. Bu yüzden ölen kişiyi özlemeyi normal kabul etmeli ve yasın yaşanmasına izin vermelisiniz.
Babanın Ölüm Acısı Nasıl Geçer?
“Annenin ölüm acısı nasıl geçer?” ya da “babanın ölüm acısı nasıl geçer?” gibi soruların cevabı, aslında yukarıda anlatmış olduğumuz şeylerin arasında gizli. Nitekim yas sürecinde yapılması gerekenleri bilmek ve uygulamak size iyi gelebilir. Fakat bu sorunların üstesinden tek başına gelemediğiniz durumlarda, acınızı anlatabileceğiniz ve anlayabileceğiniz kişiler ile konuşmak sizi bir nebze olsun rahatlatacaktır. Bu yüzden bu süreçte uzman psikologlar aracılığıyla yardım almayı deneyimleyebilirsiniz.